Taşların Şifası



Tarihin en eski topluluklarından beri, taşlar, en pahalısından en değersizine, insanoğlunun gelişim ve dönüşümünde sayısız faydalar sağlamış, insanlar; barınma, savunma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını taşlar sayesinde karşılayarak medeniyetler kurmanın yanı sıra onların enerjilerinden faydalanarak taşların iyileştirici gücü ile fiziksel ve ruhsal dertlerine de devalar bulmuşlardır. 
Tüm  ilimler teoride ya da pratikte taşları ilgi alanına almış, taşlarla medeniyetler kurulmuş, taşlarla medeniyetler yıkılmıştır. 



Taşların tılsımlı gücüne duyulan ilgi antik çağların yaşam tecrübeleri altında şekillenen kadim bir bilgiyi, ama eksik ama eksiksiz günümüze kadar taşımıştır. 

Yiyip içmediğiniz, konuşmadan orada öylece hareketsiz duran bir şeyden neden ve nasıl etkileniyor olabileceğinizi düşünmek normal lakin, son günlerde, mahalleliyi “her şeyin başı sağlık” diyenlerle “her şeyin başı para” diyenler olarak ikiye bölen “baz istasyonu  sorunsalı”  hatırlayınca, etki biraz biraz gözümde canlanır gibi oluyor.  

Yani sonuçta baz istasyonunu da yiyemiyoruz, içemiyoruz, alıp karşımıza iki el tavla atamıyoruz ama bizi etkilediğini üstelik de olumsuz etkilediğini biliyoruz. 

Her gün evimizde, markette, sokakta bu istasyonun yaydığı titreşimlerin etkisine maruz kalıyoruz fakat bunu hissetmiyoruz. 

İş burada daha da ilginçleşiyor bence. 

Etkiyi hissetmiyoruz ama etkinin var olduğunu biliyoruz.
  
Yani hiç kimse baz istasyonunun günlük yaşamında herhangi bir olumsuz etki yarattığını hissetmiyor, ama herkes baz istasyonun zararlı etkileri olduğunu biliyor. 

Yani her an, kimse bize “bu size zararlı” demese haberimiz bile olmayan bir enerji alanının içinde bulunmamız mümkün.  

Herkesin hemfikir olduğu nadir konulardan biri baz istasyonlarının insan üzerinde olumsuz etkileri olduğu konusu olabilir.

Göremediği hissedemediği şeyin varlığına inanmakta güçlük çeken insanoğlu, mevzu baz istasyonuna gelince hemen ikna oluyor.

Teknolojik olanın bilimselliği onu hissetmesek, görmesek de var olduğunu kabullenmemizi bu kadar kolay sağlayabiliyorsa, tabiatın basit formalarının gücü neden şaşırtsın.  

İnsan yapımı bir metal yığınının üzerimizde etkili olabileceğine inanıyoruz da, ayağımızın dibindeki Tanrı yapımı taşların mı üzerimizde etkili olabileceğine inanmıyoruz. Biz insanları anlamak zor… 


Kuvars Kristali 

Çok eski bir Tibet geleneğine göre Kuvars Kristali, vücudun enerji merkezleri olan çakralar üzerinde etkilidir. 

Sanskritçe “tekerlek” anlamına gelen çakrayı enerji spiralleri gibi düşünmek yerinde olur. 

Çakraların her biri insanlara dengeli ve uyumlu hissettirmek için düzgün şekilde çalışmalı, tıkanık enerjiler performansı düşürmemelidir. 

Kuvars Kristali de vücutta biriken negatif elektriği yüklenerek çakraların düzenli çalışmasını ve dolayısıyla dengeli ve sağlıklı bir yaşamı beraberinde getirir. 

Üzerinizde Kuvars Kristali taşıyarak, günün getirdiği stresi ve negatif yükü taşınıza kanalize edebilir, çakralarınızın sağlıklı işleyişine katkıda bulunabilirsiniz. 

Ancak Kuvars Kristalinizi mutlaka sık sık temizlemeli ve şarj etmelisiniz. 



Akik Taşı 

Akik taşı sık rastlanan bir taş olmasına karşın, halkalarındaki renk dağılımlarının sonsuz çeşitliliği dolayısıyla gözde bir taş.  

Verdiği sıcaklık hissiyle vücudun gerginlik ağrısı çeken yerlerini rahatlatmakta kullanılıyor. 

İştah kontrolüne de yardım eden Akik taşı, mide rahatsızlıkları üzerinde olumlu etkiler yaratıyor. 

Olaylar karşısında çabuk öfkelenen kişiler, kendilerini daha sakin ve serinkanlı hissetmelerini sağladığına inandıkları akik taşı ile dinginlik buluyor. 


                                                                Ametist  

Kuvars ailesinden olan Ametist Taşı  mavi-mor renkli bir taştır. 

Bazı ametistler, gün ışığında değişen renkler yansıtırken ancak ve ancak röntgen ışığı altında gerçek renklerini gösterirler. 


Eski Yunan’da Ametistlerin sarhoşluğu engellediği düşünülür ve kadehler Ametistten yapılırmış.  





Opal Taşı 

%30 su ihtiva eden Opal Taşı, kuvarsın bir türüdür. 

Taşın derinliklerine bakıldığında gözü kuvvetlendirdiği, stresi giderdiği ve kâbuslardan koruduğu düşünülür.








Turkuaz Taşı 

Firuze olarak da bilinen değerli bir taş olan Turkuaz Taşı, gümüş ile birleştiğinde dengeyi ve otokontrolü arttırdığına inanılır. 

Huzuru temsil eden mavi rengin, kaygılardan uzaklaştırdığı, dinginliği ve sükûneti sağladığı düşünülür. 



Taşların iyileştirici gücü hakkında bilgi sahibi olanların takılarında tercih ettikleri bir taştır. 




Taşlar nasıl temizlenir ve taşlar nasıl şarj edilir konusuna gelince, taşlar toprağa gömülerek bir gece bekletildiğinde, taşıdığı negatif yükü atar. 

Eğer taşı yerinden gündüz de çıkarmazsanız, güneşten aldığı enerji ile şarj olacaktır. 

Ayrıca bir dakika kadar akan suyun altında beklettiğiniz taşlarınızı sonrasında güneşte kurutarak de taşlarınızı temizleyebilir ve şarj edebilirsiniz. 

Her türlü doğal taş, ilk alındıklarında ve daha sonra da sık sık bu işleme tabi tutulmalıdır. 

Bu taşınızın etkisini güçlendirecektir. 

Çünkü yüklü taşlar da tıpkı yüklü insanlar gibi işlevlerini yapamazlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder